2.2 C
İstanbul

Sahte İçki Cinayetleri: Öde ya da Öl!

Yayınlanma tarihi:

Türkiye’de “sahte içki” ölümlerine ilişkin haberlerin sayısı yıldan yıla artıyor. İçki üretiminde “etil” alkol yerine son derece ölümcül etkileri olan “metil” alkolün kullanılması, Türkiye’nin birçok kentinde metil alkole bağlı zehirlenme, sakatlanma ve ölümlerin artmasına yol açıyor. Basına genel olarak “sahte alkol” ya da “sahte içki” olarak yansısa da aslında zehirlenmeye konu olan içkilerde kullanılan alkol sahte değil. Tüm alkol türleri insana zararlı olmakla birlikte özellikle metil alkol çok kısa sürede ve geri dönülemez biçimde ölümcül etkileriyle dikkat çekiyor. Zehirlenmelere yol açan da bu çok kısa sürede ölümcül zarar veren metil alkolün kullanılması.

“Sahte içki” ya da “sahte alkol” ifadesinin seçilmesi konunun vatandaşlarca daha iyi kavranmasının önüne geçiyor. Zira yüksek fiyatlar nedeniyle ev tipi üretime yönelen vatandaşlar, ürettikleri içkinin “sahte” olmadığını düşünüyorlar fakat asıl mesele, üretimde kullanılan alkolün türü. Aralarındaki farkı tespit etmenin neredeyse imkânsız olduğu etil alkol yerine metil alkol kullanılması halinde ölümcül biçimde zehirlenmek kaçınılmaz.

OCAK AYINDA REKOR ÖLÜM!

Resmi kayıtlara göre 1993-2001 arasında metil alkol zehirlenmesine bağlı ölenlerin sayısı 271 olarak açıklanırken 2002-2010 yılları arasında bu sayı 383 olarak açıklandı. TÜİK tarafından resmi ölüm sebepleri arasında belirtilmeyen metil alkol zehirlenmesine bağlı ölümlerin artmasıyla birlikte emniyet güçlerince başlatılan operasyonlar sonucu yetkililerin yaptığı açıklamalar, metil alkol cinayetlerindeki dramatik yükselişi gösteriyor.

Sadece İstanbul ve Ankara’da Ocak ayında 103 kişi metil alkol zehirlenmesine bağlı olarak hayatını kaybetti.

İçişleri Bakanlığı kaynakları 2025’in ilk iki ayında sahte içki nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısını 152 olarak güncelledi. Bakanlık sahte içki üretimi ve ticaretine dönük 780 operasyonun gerçekleştirildiğini ve bu operasyonlarda 445 bin 16 litre sahte içki ele geçirildiğini açıkladı. Operasyonlarda gözaltına alınan 983 kişiden 50’si tutuklanırken 75 kişi hakkında da adli kontrol kararı çıkarıldı.

METROPOLLER BAŞI ÇEKİYOR!

İstanbul ve Ankara’da yılbaşından bu yana 152 kişi hayatını kaybetti!

İstanbul

İstanbul Valiliği, 1 Aralık 2024- 16 Aralık 2024 tarihleri arasında, sadece 15 gün içerisinde ve sadece İstanbul’da metil alkol zehirlenmesine bağlı olarak 77 kişinin hastanelere başvurduğunu ve bunlardan 37’sinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Valilik, 14 Ocak 2025 tarihli açıklamasında 2024 yılı içerisinde İstanbul’da 110 kişinin zehirlendiğini ve 48 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini kamuoyuyla paylaştı.

Yürütülen operasyonlara rağmen metil alkol zehirlenmesine bağlı ölümlerin İstanbul’da hız kesmediğini Valiliğin 15 Ocak 2025 tarihli basın açıklamasından anlıyoruz: Açıklamaya göre 1-15 Ocak 2025 tarihleri arasındaki 15 gün içerisinde 34 kişi hayatını kaybetmiş.

Valilik 16 Ocak 2025 tarihli “Sahte/Kaçak Alkol Tüketiminin Önlenmesine Yönelik Çalışmalar” başlıklı basın açıklamasında da 1 Ocak 2025’ten itibaren sadece 15 günlük süreçte 29 ton sahte alkolün ele geçirildiği bilgisini paylaşmıştı. İstanbul Valiliği yine sadece İstanbul’da 2024 yılı içerisinde “ele geçirilen sahte/kaçak alkollü içki” miktarının 302 ton olduğunu açıkladı.

Haftalık’ın basına yansıyan haberleri tarayarak elde ettiği veriye göre, İstanbul’da Ocak ayında 70 kişi metil alkole bağlı zehirlenme nedeniyle hayatını kaybettiği anlaşılıyor.

Ankara

Ankara Valisi Vasip Şahin, 7 Şubat 2025 tarihli açıklamasında Ankara’da 33 kişinin hayatını kaybettiğini, 20 kişinin de tedavisinin sürmekte olduğunu belirterek vatandaşlara alkolden uzak durmaları çağrısında bulundu. Şahin, “Alkol hem sağlığımız hem geleceğimiz açısından uygun olmayan zararlı bir madde. Hele sahte alkol, hayata kasteden bir madde. Dolayısıyla alkol kullanılmamasını ama kullanılacaksa da mutlaka yetkili satıcılardan ve bilinen yerlerden alınması, aksi takdirde üzücü manzaralarla karşılaşmış oluyoruz.” Dedi.

Ankara Valiliği web sitesinde düzenli bir bilgilendirme yapılmadığından kentteki metil alkole bağlı ölümler konusunda resmi verilere ulaşabilmek mümkün değil. Ancak basına yansıyan haberlerden Ankara’da 22 Şubat itibarıyla hayatını kaybedenlerin sayısı 65’e yükselmiş durumda. Yoğun bakımda 36 kişinin tedavilerinin sürmekte olduğu biliniyor.

Metil alkol zehirlenmesi kaynaklı ölümler konusunda gerçek verilere ulaşabilmek mümkün görünmezken, resmî kurumların şeffaf davranmaması, beraberinde pek çok soru işaretini de getiriyor.

Adana Tabip Odası eski Başkanı ve Adli Tıp uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hilal Adli Tıp verilerine itiraz ediyor ve “‘Adli tıp 1997 ile 2003 arası 41 olgu tespit etti. Oysa iki sene önce Adana’da sadece 3 ayda 40 kişi metil alkolden öldü’ diyor.

MUHAFAZAKÂRLAŞTIRMA PROJESİNİN AĞIR FATURASI

Ölümcül sonuçlarına rağmen içki üretiminde metil alkol neden kullanılıyor? Bunun en önemli nedeni AKP hükümetlerinin uyguladığı muhafazakârlaştırma politikaları olarak görünüyor.

İçki tüketimini İslami yaşam tarzıyla bağdaştırmayan AKP hükümetleri bu alanda özellikle Yeşilay üzerinden yürütülen alkollü içki tüketimi karşıtı çalışmaları yetersiz gördüğünden konuyu ekonomik yaptırımlarla da çözmeye çalışıyor. Bunun yolu da alkollü içkiler üzerine dünyada eşine az rastlanır vergi uygulamalarının yürürlüğe sokulmasında görülüyor.

Ülkeyi yönetenler vatandaşa açıkça “içme bu zıkkımı!” diyor ve ekliyor, “Madem içmekte ısrarcısın, o halde öde ya da öl!”

Vatandaşı alkollü içki tüketiminden vazgeçmeye zorlamak, AKP liderliği tarafından bir tür “kamu sorumluluğu” olarak lanse ediliyor.

Türkiye En Az Alkollü İçki Tüketen Fakat En Yüksek Vergi Ödeyen Ülke!

Vergiler Artıyorsa Kusura Bakmayacaksınız!

Nitekim 2013 yılında dönemin Başbakanı Erdoğan, Global Alkol Politikaları Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada alkolün yaşam tarzı olarak savunulacak yanı olmadığının altını çizerek “Alkollü içki yasaklarına dair kapsamlı düzenleme yaptık. Eksiklerimiz var. Şimdi de gazetelerde alkollü içki reklamlarının yasaklanması için çalışma yapıyoruz. Fiyat politikaları belirledik. Yani zaman zaman bu konuda vergiler artıyorsa kusura bakmasınlar. Bizim petrol gelirimiz olmadığı için en önemli gelir kaynağımız bu” sözleriyle alkollü içki tüketimine karşı kamunun yaptırım silahı olarak vergiye dayalı fiyat artışlarını gördüğünü belirtmişti. Erdoğan aynı Sempozyumda “TBMM’nin kuruluşunda ‘Men-i Müskirat Kanunu” ile içkinin yasaklandığına işaret etmiş ve fakat “Tek parti iktidarının dayatmacı çağdaşlaşma zihniyeti yüzünden” söz konusu kanunun yürürlükten kaldırıldığından şikâyet etmişti.

TÜİK: Türkiye’de Alkollü İçki Tüketimi Düşüyor:

Alkollü içki tüketimi elbette sağlığa zararlı bir alışkanlık. Nitekim bir çok Avrupa ülkesinde sert koruyucu önlemlerle yüksek alkol tüketiminin önüne geçilmeye çalışılıyor. Peki Türkiye’de alkollü içki tüketimi gerçekten bu denli sert önlemlerin alınmasını zorunlu kılacak kadar yüksek ya da yükseliş eğilimi gösteriyor mu?

Öncelikle TÜİK verilerine bakalım:

TÜİK, 2022 verileri Türkiye’de 15 yaş üstü bireylerin alkollü içki tüketiminin düşüş gösterdiğini ortaya koyuyor. TÜİK’e göre 2022’de “Son 12 ay içinde, alkol kullanan 15 yaş ve üstü bireylerin oranı 2019 yılında %14,9 iken 2022 yılında azalarak %12,1 oldu. Bu oranın 2022 yılında erkeklerde %18,4, kadınlarda ise %5,9 olduğu tespit edildi. Alkol kullanmayan bireylerin (daha önce kullanan ve hiç kullanmayanlar) oranı ise, 2019 yılında %85,1 iken 2022 yılında artarak %87,9″ olarak gerçekleşmiş.

Türkiye’deki alkollü içki tüketiminin düşüşüne ilişkin dağınık biçimde çok fazla veri var. Tarım ve Orman Bakanlığı, 2020 yılında, Türkiye’deki alkollü içki tüketiminin önceki yıla göre 20 milyon ton azaldığını, buna karşılık alkollü içkilerden alınan ÖTV gelirinin %12 arttığını söylüyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı Alkol ve Alkollü İçkiler Daire Başkanlığı verilerine göre Türkiye’de iç piyasaya 2023 sonu itibarıyla 1.133.281.230 Litre bira, 68.876.418 Litre şarap, 41.884.555 litre rakı arzının gerçekleştiği belirtiliyor.

Aynı Dairenin yayınladığı istatistiklere göre 2004 yılından 2023 yılına kadar geçen süreçte iç piyasaya arz edilen ağır alkollü içki miktarındaki artış, vergilendirme artışıyla örtüşmüyor.

Türkiye’de en fazla tüketilen alkollü içki bira. 2004 yılında iç piyasaya 813.172.565 litre bira arz edilirken, 2023 yılı sonunda bu miktar 1.133.281.230 litre olarak gerçekleşmiş.

Rakıda ise 2004 yılında piyasaya 44.167.330 litre arz edilirken, 2023 yılında bu miktar 41.884.555 litreye düşmüş.

Tüketim Düşerken Alkolden Elde Edilen Gelirde Astronomik Artış!

Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu, “Türkiye’nin 47 Avrupa ülkesi içerisinde içki tüketiminde son sırada yer almasına rağmen vergi yüzdelerinde 3. Sırada yer almasına dikkat çekiyor ve Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında alkollü içki tüketimi ve vergi yüzdeleri arasında bir ölçülülük bulunmadığının altını çiziyor.

Vergi Uzmanı Ozan Bingöl 2010-2025 arasındaki 15 yıllık dönemde alkollü içkilere uygulanan vergi oranının %2553 artık gösterdiğine işaret ediyor ve uygulanmakta olan ÖTV’nin artık bir vergi politikası aracı olmaktan çıkıp yaşam tarzını regüle eden bir yapıya dönüştüğünün altını çiziyor.

Bingöl, 70’lik bir rakının satış fiyatının %62’sinin devlet tarafından vergi olarak tahsil edilmesine itiraz ediyor.

İÇKİDE BİLE FAKİR DAHA ÇOK VERGİ VERİYOR!

Alkollü içkilere uygulanan vergilendirmeye ilişkin bir başka çarpıcı tablo bizzat Maliye Bakanlığı’ndan. Devletin alkollü içkiyi vergilendirirken yine de “seçici” davrandığı ve nispeten fiyatı düşük ve bu nedenle daha kolay erişilebilir içkilere daha yüksek ÖTV uyguladığı anlaşılıyor.

Biraya uygulanan ÖTV 6.286.35 iken, viskiye uygulanan ÖTV 2.642.66

MESLEK ÖRGÜTLERİ: SAHTE ALKOL ÖLÜMLERİ ÖNLENEBİLİR!

Metil alkol zehirlenmelerinden kaynaklanan ölümler meslek kuruluşlarının da gündeminde yer alıyor. İstanbul Tabip Odası, Ankara Tabip Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu gibi konuyla ilgili kuruluşlar ardı ardına açıklamalar yaparak kamuoyunun ve yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıyorlar.

Tüm meslek kuruluşları devletin metil alkol zehirlenmeleri konusunda vatandaşları bilgilendirmesi gereğinin altını çizerken yüksek vergilendirmenin vatandaşları sahte veya ucuz içkiye yönelttiğine ve ölümlerin en önemli nedeninin yüksek fiyat ve vergiler olduğuna vurgu yapıyorlar. Metil alkol zehirlenmesi kaynaklı ölümlerin önlenebilir olduğuna dikkat çeken meslek kuruluşları yetkilileri vergi politikalarını gözden geçirmeye davet ediyorlar.

İstanbul Tabip Odası: “İçki zehirlenmeleri politiktir!”

“Sahte içki zehirlenmeleri, halk sağlığı sorunudur. Bu anlamda birincil sorumlu kamu otoritesidir. Ancak içki zehirlenmesi vakaları geçmişten beridir kamu otoritesinin İslami muhafazakâr yaklaşımından dolayı üvey evlat muamelesi görmektedir. Onlarca ölüm yaşanmış bir olaya Valilik yalnızca kamuoyuna bilgilendirme geçmektedir. Oysa aynı Valilik Anayasal hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü, grev ve iş bırakma vb. hak kullanımlarına kolluk güçlerini anında bu hakların engellenmesi yönünde sevk edebilmektedir.

İstanbul Tabip Odası olarak sahte içkiden zehirlenmelerin ve ölümlerin bir an evvel son bulması için kamu otoritesini GÖREVE çağırıyoruz!” Bu cümleler İstanbul Tabip Odası’nın konuya ilişkin açıklamasında yer alıyor.

İstanbul Tabip Odası 16 Ocak 2025 tarihli açıklamasında Türkiye’de hızla artan “sahte içki zehirlenmelerine” dikkat çekiyor ve kamu otoritesini durumu ciddiye almaya davet ediyor. Tabip Odası’nı açıklamaya iten, o tarihte sadece İstanbul’da ve sadece 48 saat içerisinde 66 alkol zehirlenmesi vakasının gerçekleşmesi ve 23 kişinin hayatını kaybetmiş olmasıydı. İlerleyen günlerde “sahte içki” nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısındaki dramatik artışa rağmen Tabip Odası’nın göreve çağırdığı kamu otoritesinin belirli aralıklarla ölü sayısını açıklamak ve sahte içki operasyonlarını duyurmak dışında bir tutum almadığı görülüyor.

Ankara Tabip Odası: “Yüksek Vergiler Halk Sağlığını Riske Atıyor!”

Ankara Tabip Odası da 7 Şubat 2025 günü yaptığı açıklamada “Ülkemizde alkollü içkiler üzerindeki vergi ve ÖTV yüklerinin yüksek oluşu karaborsa alkollü içki faaliyetlerini büyüten bir etkendir. Resmi kurumlar tarafından denetim ve kontrolleri yapılan, bandrollü alkollü içecek fiyatlarındaki artış karşısında toplumun belli kesimleri ekonomik nedenlerden ötürü daha ucuz olan sahte içkileri tercih etmek zorunda kalmaktadır. Yüksek vergiler ve fiyatlar merdiven altı üretimi arttırmakta, yasadışı sektörün kendi arz-talep dengesini oluşturmaktadır. Yüksek vergiler halk sağlığını korumak yerine halk sağlığını riske atmaktadır.” Görüşüne yer veriyor.

TESK: “İçki Fiyatlarının Yükselmesi Ölümcül Vakalara Zemin Hazırlıyor”

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülke genelinde Emniyet güçleri tarafından yapılan denetimlerde son 10 yılda yaklaşık 15 milyon litre sahte içki ele geçirildi. Sahte alkolün sonucu körlük, sakatlık veya ölümle sonuçlanabiliyor. Bu nedenle devletin, sanayide kullanılan etil alkolün kimlere verildiğini bir takip sistemiyle kontrol etmesi gerekiyor. Şayet bu ürünlerin şişelenip piyasaya sürülmesi gibi durumlar engellenmediği ve suçlular ciddi şekilde cezalandırılmadığı sürece, insan ölümleri artmaya devam edecektir. Yılda ortalama 500 kişinin bu nedenle hayatını kaybettiği bir süreç yaşanıyor. Bunun dışında tedaviyle kurtulan veya hiç tespit edilemeyen vakalar da mevcut. Sahte alkolle mücadelede etil alkolün piyasadaki teminini zorlaştırmak en önemli adımdır. İkinci olarak, devletin vergi kaybını önlemek için yüksek alkollü içki vergilerinin bu durumdaki etkisinin de göz ardı edilmemesi gerekir. İnsanların alkol tüketimini tamamen engelleyemediğimizde, fiyatların yükselmesi bu ölümcül vakalara zemin hazırlamaktadır” diyor.

Gıda Mühendisleri Odası: “Yüksek Vergi Halk Sağlığını Tehlikeye Atıyor!”

Gıda Mühendisleri Odası, 21 Ocak 2025 tarihli açıklamasında şu görüşlere yer veriyor:

Gelişmiş ülkelerin hiç birisinde insanların sahte alkolden öldüğü görülmemektedir. Her yıl yüzlerle ifade edilecek sayıda vatandaşımız sahte içki yüzünden ölmektedir. Denetimsizliğinin bir sonucu olan bu vakaların ardının kesilmediği ve kesilmeyeceği görülmektedir. Ülkemizin değişik yörelerinde ölümlerle sonuçlanan bu sürecin devamında gerekli tedbirler alınmazsa benzer sonuçlarla karşılaşılacağı unutulmamalıdır.

Sahte alkol üretiminin teknik olarak engellenmesi için ilave tedbirlerin alınması,  alkol üretim süreçlerinin daha sıkı denetlenmesi ve takip edilmesi gerekmektedir. Alkollü içkiler üzerindeki vergi yüklerinin artmasıyla karaborsa faaliyetleri de aynı oranda artış gösteriyor. Alkolün üretim maliyetlerinin neredeyse 2 katı vergi eklenmesi ile birçok kişinin ulaşamayacağı bir fiyata gelmesi insanların kaçak yolla gelen içkilere yönelmesine neden olmaktadır.  Vergilerdeki yüksek artış, içilebilir alkollü içeceklerin yerine piyasa da ev yapımı, merdiven altı ürün üretimini arttırmakta, tüketicilerin ise bu tür ürünleri talep etmelerinin artmasına neden olmaktadır. Yüksek vergi halk sağlığını korumak yerine halk sağlığını tehlikeye atmaktadır. Vergi artırımı ile alkol tüketiminin azaltılması birçok ülkede denenmesine rağmen sonuç alınamamıştır. Alkol bağımlığına karşı vergi artırma yerine tüketici bilincini geliştirmeye dönük çabalar arttırılmalıdır.

Kimya Mühendisleri Odası: “Ölümlerin Sebebi Yüksek Vergiler!”

Kimya Mühendisleri Odası, 29 Aralık 2021’de yaptığı açıklamayla konuya dikkat çekiyor:

“Alkolden alınan vergi oranı yaklaşık  %235 dir. Yani örnek verecek olursak, raf fiyatı 200 lira olan  %45 alkollü içeceğin yaklaşık 140 lirası vergi olarak ödenmektedir.  Bu kadar yüksek vergi oranı olan üç Avrupa ülkesinden birisiyiz.

Bir şişe rakının fiyatı asgari ücretlinin bir günlük gelirinden fazladır, bu durum sağlıklı üretim yerine maliyetleri ucuz farklı kimyasallar kullanılarak sahte ve kaçak içki üretimini yaygınlaştırmaktadır.

Alkollü içecek fiyatlarının vergiye bağlı yüksek olmasından dolayı merdivenaltı içki üretilen veya satılan yerlerden içki temin eden kişilerin zehirlenme olasılığı yüksektir. Bu sürecin ana sebebi içki yapımında etil alkol yerine daha ucuz olan metil alkol kullanılmasıdır.

Vergiler yükseldikçe insanlar standart dışı ve denetimden uzak ürünlere daha ucuz olduğu için kolayca ve düşünmeden yönelebilmektedir. Bu da ölümlere, kalıcı arızalara veya hastalıklara yol açmaktadır.”

Alkollü İçki Fiyatlarına Muhalefet O Kadar Kolay Değil

Türkiye’de çok uzun yıllardan bu yana “Alkol- Uyuşturucu- Seks” üçlü bir paket olarak toplumun bilinçaltına nakşedildi. Alkollü içki tüketimi geleneksel kültürün egemen olduğu taşrada “alenen yapılması hoş görülmeyen” ayıplı ve sorunlu, bütün kötülüklerin anası bir “itiyad” olarak kabul edilegeldi.

Bu “kirli üçlü” birbirleriyle sıkı bir şekilde ilişkilendirildiğinden sadece muhafazakâr kesimler açısından değil, seküler kesim açısından da “netameli” bir konu. Zira alkol, aynı zamanda şiddetle de ilişkilendiriliyor. “Alkollü olarak işlenen şiddet suçları”, “Alkollü olarak yol açılan kazalar” farklı kanallar tarafından paket olarak servis edildiğinden toplum zihninde alkol ve suç, alkol ve şiddet birlikte kodlanıyor.

Muhafazakâr toplum mühendisliğine en mesafeli kesimler bile şiddetle, suçla ilişkilendirildiğinde alkollü içki tüketimi konusunda özgürlükçü bir tutum geliştiremiyor. Bu paketleme, alkollü içki tüketimine erişimin zorlaştırılmasına dönük politikaların muhafazakâr kesimlerde zaten “güçlü bir onaylama” ile karşılanmasını sağlarken, seküler kesimlerde “sessiz bir rızanın” inşa edilmesine yardımcı oluyor. Bu şartlar, Türkiye’de alkollü içki tüketiminin zorlaştırılmasına güçlü bir şekilde itiraz edilmesinin önünü kesiyor.

Coşkun Can Aktan “İçkiler Sahte, Ölüm Gerçek” başlıklı çalışmasında devletin yurttaşlarına karşı uyguladığı “korumacı” tutumu “paternal devlet/ baba devlet” yaklaşımına bağlıyor ve şöyle soruyor:

“Paternal devlet vatandaşlarını seviyor ve onlar alkollü içkiler kullanıp hem kendi sağlıklarına hem de aile bütçesine zarar vermesinler diye alkollü içecekler üzerine yüksek vergiler koyarak tüketimi engellemek istiyor. Adı üzerinde baba devlet!… Vatandaşlarını hem günahlardan hem de kötü alışkanlıklardan korumak için bu yolu tercih ediyor!…
Peki, sonra ne oluyor? İşsizlik ve yoksulluk fasit dairesi altında hayatta kalma mücadelesi veren çaresiz ve gariban insanlar sigara ve içkiyi kendilerine bir teselli kaynağı görerek acı ve üzüntülerini hafifletmek istiyorlar ve sonra da madde bağımlısı olarak bu zararlı alışkanlıkların esiri oluyorlar. Ağır vergiler ile fiyatı daha da artan alkollü içkileri satın almakta zorlanan insanlar merdiven altında üretilen sahte içkileri satın almaya yöneliyorlar. Böylesi bir talep merdiven altı sahte içki üretimini de teşvik ediyor. Yine hayatta kalma mücadelesi veren bir kısım insanlar suç olduklarını ve ağır cezalara muhatap olacaklarını bile bile kaçak içki üretimi ve ticaretine yöneliyorlar. Etil alkol kullanarak düşük fiyatla piyasaya binlerce şişe sahte içki sürüyorlar.”

Aktan’ın çalışmasının özeti sayılabilecek şu cümleler çok çarpıcı:

“Sahte içki üretiminin ve kullanımının yaygınlaşması ve ölümlerin ortaya çıkmasındaki ana sebeplerden birisi ve en önemlisi Alkol Vergisi’dir…

Ölümlerin sebebi yüksek vergilerdir…

Ölümlerin gerisinde Leviathan’ın doymak bilmeyen vergi iştahı yatmaktadır.  Ölümlerin sebebi vergi devleti’nin alkollü içkiler üzerine koyduğu ağır satış vergileri (excise taxes) ve özel tüketim vergileridir. 

Öyle ki, bugün bir rakının bayi satış fiyatının yarısından daha fazlası vergilerden oluşmaktadır. Yüksek alkol vergisi sahte içki kullanımını ve kaçak içki ticaretini teşvik etmektedir.

Sonuç: İçkiler sahte, ölümler ise gerçektir…”

CHP: Sahte İçki AKP Döneminde Ortaya Çıktı!

Ana muhalefet partisi CHP, her şeye rağmen konuya “yaşam tarzına müdahale” açısından yaklaşıyor ve cılız da olsa itiraz yükseltiyor.

28 Aralık 2020’de CHP, yayınladığı Sahte İçki Raporu’nda “Ülkemizde son 10 yılda rakıdan alınan vergi yüzde 443, biradan ise yüzde 365 oranında artmıştır. Bu bir siyasi tercihtir ve bu siyasi tercih Devletin insanların yaşam biçimine doğrudan müdahalesidir. Rakı satın alan yurttaş, rakı değil vergi içiyor. Rakının 1 kadehini kendi içiyorsa, 3 kadehini de devlete ısmarlıyor. Devlet alkol bağımlısı olmuş, vergi gelirlerinin yüzde 12,5’i alkol ve sigaradan alınıyor.” Görüşlerine yer verdi.

Raporda “İnsanımızı sahte içki değil, bu yıl içki ve sigaradan 96 milyar lira vergi toplamayı planlayan AKP öldürüyor” deniliyor ve “Sahte içki AKP döneminde ortaya çıkmıştır, AKP’nin ürünüdür. Kimse keyfinden “içinde ne olduğunu bilmediği” sahte içkiyi satın almıyor.” Vurgusuyla metil alkol zehirlenmeleriyle ortaya çıkan ölümlerin aslında bir “politika meselesi” olduğunun altı çiziliyor.

Raporun ardından uzun süren bir sessizlikten sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, yeniden artış gösteren metil alkol ölümlerini TBMM’ye taşıdı ve 4 Aralık 2024’te yaptığı açıklamada şu görüşlere yer veriyor:

AĞIR VERGİLER MERDİVEN ALTINA YÖNLENDİRİYOR

Temmuz ayında alkollü içkilerde asgari maktu vergi tutarının yüzde 14.82 oranında artırılmasıyla birlikte 1 litre saf alkolün asgari vergisi 845,9684 liraya çıktığına işaret eden Bulut, “Ocak ayında ve yılın ikinci yarısında gerçekleşen enflasyon kadar bu tutar güncellenecektir. Üst üste gelen maliyet ve vergi zamlarıyla birlikte astronomik market fiyatları, sahte içki arzını ve talebini artırmakta, vatandaşı merdiven altına yönlendirmektedir. Vatandaşlar ağırlaşan ekonomik şartlar altında fiyatı daha ucuz olan ancak içeriği bilinmeyen ürünleri almaktadır”

CHP dışında muhalefet partilerinden sadece İYİ Parti’nin TBMM’de konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı’na soru yönelttiği görülüyor.

Uzmanlar Uyarıyor: Bir Salgınla Karşı Karşıyayız!

Zehirlenme ve ölümlerin artması üzerine görüşlerine başvurulan çok sayıda uzman, bir salgına dönüşen metil alkollü içki tüketiminin “çok az bir miktarının bile ölümcül sonuçları olduğuna” dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Eczane Hizmetleri Program Başkanı Doç. Dr. Sultan Mehtap Büyüker “Metil alkol ağız yoluyla alındığında mide ortamında çok hızlı bir şekilde emilir. Yaklaşık 25-30 ml metil alkol alımı kalıcı körlüğe, 100 ml alımı ise ölüme neden olabilir. Metil alkol zehirlenmesine bağlı gelişen klinik bulgular, maruziyetin şekline ve dozuna göre değişiklik gösteriyor. Metil alkol zehirlenmesinde antidot olarak etil alkol kullanılıyor. Zehirlenme tanısını koyabilmek için, destekleyici testler yapılmalıdır. Kesin tanı ise kanda metanol düzeyini ölçmekle konabilir, ancak bu her zaman mümkün olmayabilir” diyor.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acil Tıp Uzmanları Derneği (ATUDER) Başkanı Prof. Dr. Başar Cander, özellikle İstanbul’daki hastanelerin acil servislerine bu konuda ciddi başvuru olduğunu, ölüm oranlarının artmasını beklediklerini söylüyor ve konunun bir salgına dönüştüğüne dikkat çekerek bununla mücadelede piyasanın etkili denetiminin zorunlu olduğunu vurguluyor.

“Geç dönemde multi organ yetmezliği oluyor, vücut iflas ediyor”

Prof. Dr. Cander, metil alkolden zehirlenme sürecinin 3 safhası olduğuna işaret ederek, şu bilgileri paylaşıyor:

“Birinci safha dediğimiz erken dönem 6-8 saate kadar sürebilir ama tabii rakamlar net değil. Bu dönemde anlamak neredeyse mümkün değil. Nasıl anlaşılabilir? Farklı tat olma ihtimali veya farklı şey hissedebilir ve de farklı yerden alkol aldığını düşünebilir. Bize gelen hastaların hemen hepsi bu dönemi atlatmış gelir çünkü o dönemde bir şey anlaşılmıyor. Sonra ikinci dönem başlıyor, ona da ‘sessiz dönem’ diyoruz. Burada artık bulantı, kusma, baş dönmesi ama en önemlisi görme bozuklukları oluyor. Metil alkolün metaboliti gözün sinirini tutuyor. Optik siniri tuttuğu için burada artık ışığı görünce korkma, çift görme, bulanık görme, tam körlük gibi bütün göz bulguları görülebilir. Zaten bu bize tanı koyduran en önemli şey. Bulantı kusması olan insan eğer alkol sonrasında bunu söylüyorsa hemen teyakkuza geçiyoruz. Ama eğer göz bulgusu varsa o zaten tanıya götürüyor. Göz bulgusu, en önemli tanı araçlarından biri. Mesela alkol almış, ondan sonra bulantı, kusma, göz bulgusu oldu, hemen acil servise gitmesi lazım.”

Cander, metil alkol alındığında 90’ıncı dakikada bunun kana karıştığını, emiliminin çok hızlı olduğunu, bulantı, kusma, görme bozuklukları gibi bulguların ise ikinci günden sonra ortaya çıktığını aktarıyor.

Zehirlenmede geç dönemin kişiye göre değişmekle birlikte 20 ila 30’uncu saatten sonra başladığına dikkat çeken Cander, “Geç dönemde metil alkolün metaboliti olan asit o kadar kana karışıyor ki artık kanda asidoz dediğimiz bir tablo oluyor ve bütün organlara etki ediyor. Şuur kapanmaya başlıyor. Kalp, akciğer, böbrek, karaciğer yetmezliği oluyor. Bu multi organ yetmezliği dediğimiz bir tablo. Bu hastalarda pankreatit dahi görülüyor. Bütün vücut iflas ediyor” diyor.

MERAKLISINA:

> Can Aktan, “İçkiler Sahte, Ölüm Gerçek”

> CHP “Sahte İçki Gerçeği” Raporu

> 2023 Yılına Doğru Alkollü İçki Sektörü/ Rapor

Benzer İçerikler

spot_img

Son İçerikler

spot_img